Evinde internet bağlantısı olmayan bir çocuğun, çevrim içi derslerde gösterdiği yokluk, sadece bir bağlantı sorunu değildir. Bu, 21. yüzyılın en görünmez eşitsizliklerinden biri olan “dijital uçurum”un sessiz bir çığlığıdır. Teknoloji geliştikçe, erişim farklılıkları da derinleşiyor. Bir yanda yapay zekâ destekli eğitim araçlarıyla büyüyen çocuklar, diğer yanda derslerini komşusunun telefonundan takip etmeye çalışanlar…
Devlet politikalarında “dijital dönüşüm” manşetlere taşınırken, mahalle aralarında sinyal arayan gençler nedense başlığa çıkamıyor. Göz alıcı teknoloji yatırımlarının gölgesinde, sessizce büyüyen bir eşitsizlik var: dijital erişim yoksulluğu. Sadece internet bağlantısı değil mesele; uygun cihaz, teknik destek, dijital okuryazarlık ve hatta “bağlı olmanın anlamı” konusunda devasa farklar söz konusu.
Kırsalda yaşayan bir genç ile büyük şehirde, özel okulda okuyan bir akranı arasında sadece mekânsal değil, aynı zamanda geleceğe dair fırsat eşitsizliği var. Eğitimde, iş bulmada, hatta sosyal hayata katılımda dijital uçurum kendini hissettiriyor. Bu eşitsizlik, sadece bireyleri değil, toplumun genel refahını da tehdit ediyor. Çünkü eşitsiz teknolojik gelişme, ilerleme değil; derinleşen bir bölünmedir.
“Teknoloji herkesin elinin altında” demek kolay. Oysa ekranın arkasındaki gerçeklik çok daha karmaşık. Dijital uçurum, sadece erişim değil; temsil, içerik üretimi ve dijital haklar konusunda da kendini gösteriyor. Sadece kullanıcı değil, üretici olmak da bir ayrıcalık hâline gelmiş durumda.
Gelişmişliğin ölçüsü artık sadece yollar, köprüler değil; dijital adalettir. Gerçek bir dijital kalkınma, sadece fiber kablolarla değil; eşitlikçi politikalarla, erişilebilir eğitimle ve toplumsal duyarlılıkla mümkündür. Aksi hâlde, teknoloji ilerledikçe birbirimizden daha da uzak düşeceğiz.
Çünkü dijital eşitsizlik, sadece fiziksel bir kopuş yaratmaz; duygusal ve toplumsal bir yabancılaşmayı da beraberinde getirir. Birlikte aynı çağda yaşarken, farklı dünyaların insanları hâline geliyoruz. Biri algoritmalarla şekillenen gündemleri tartışırken, diğeri hâlâ PDF dosyası nasıl indirilir diye soruyor. Bu kopuş, yalnızca eğitimde ya da ekonomide değil; kültürel anlayışta, toplumsal diyaloğun yapısında da derin izler bırakıyor. Teknolojiye erişimin ayrıcalık değil hak olduğunu hatırlamak, artık sadece bir ideal değil; bir zorunluluk. Aksi takdirde, dijital dünya bizi bilgiye yaklaştırırken, birbirimize dair anlayıştan uzaklaştırmaya devam edecek.